Bench press, behind the neck press, deadlift, squat, barbell curl, french press, reverse curl, lat pulldown, barbell row, leg curl, calf raises gibi hareketleri 1 tekrarda maksimum kaç kilo ile yaptığını buraya yaz. Yanında boy, kilo, omuz çevresi, göğüs kafesi çevresi, pazu çevresi, bel çevresi, baldır çevresi gibi ölçülerini de yaz.

Sana kuvvetinin standartlara göre ne olduğunu ve sivil halk ile sporcular arasında dünyanın neresinde durduğunu bir skala yardımı ile anlatacak tablolar sunalım. Kendini kıyaslaman için internetten benzer değerlere ait link'ler ve tablolar ile durumunu gösterebilirim.

Yukarıdaki verileri sunmadan, sana gelecek olan bütün yanıtlar havada olacaktır.

Kaç şınav çektiğin ile ne kadar kuvvetli olduğun ölçülemez.

Benim yakın bir arkadaşımın çalıştığı şirkette işler iyi gitmiyordu. Daha kurumsal ve Trakya bölgesinde bulunan bir firmadan 500 lira net fazlasını vererek çağırdılar ancak gitmedi. Şimdi çalıştığı şirketteki işler de düzeldi, iyi ki 500 lira için düzenimi bozmamışım diyor.

Başka bir arkadaşım, aynı şehrin içinde başka bir şirketten 500 lira fazla net maaş farkı ile teklif aldı. Mevcut şirketteki düzenini aylık 500 lira için değişmedi.

Böyle yaşanmış örnekler verebilirim.

öncelikle, maaş ile birlikte taşınacağım şehrin kira ve genel masraflarını da bu hesaplamaya katardım. şöyle söyleyim, maaş aynı olup, yarı yarıya kira ödeyeceksem, daha huzurlu bir şehirde yaşayacaksam bana yeter diye düşündüm.

istanbul'da yaşıyorum. ancak bu şehirde yaşayabilmek için yahut yaşıyorum diyebilmek için çok paran olması gerekiyor. bunun yanında bir sürü tantanası da cabası. o yüzden artık sevmiyorum.

yaşa bağlı 45+ olsam net değiştirirdim ama eğer 30 a kadar istanbul dışı sıkıcı, hayat yok hayat kalitesi yok insanlar farklı 2 katını verselerde gitmem. tecrube ettiğim için, gençsen sorun ama orta yaşlıcalara şehir dışı guzel geliyor. hangi şehir olduğununda önemi var tabi

1500 lira fazlasına.

İstanbul dışında herhangi bir sahil şehrine transfer olmak için maaşıma %25 indirim yapabilirdim.

aynı maaşı versinler yeter. zaten yeni şehirde azalacak harcamalarınla büyük bir zam almış kadar olursun. ayrıca azalacak stres ve sana kalacak fazladan zaman cabası. tabii türkiye'de bir şehir olarak düşünüyorum.

hangi şehir olduğu önemli. iki katı verilirse şehir değiştiririm.

izmire veya memleketime aynı maaşımla geçer giderim.
ankaraya 1500 tl fazla isterim.
başka da bir yere gitmem hacım, para değil huzur derim.

izmir/eskişehir için maaşımda indirim bile yaparım ama ankara ve diğerleri için bin fazla isterim.

ankara ise bu şehir, imkansıza yakın. izmir, antalya olabilir.

burada alınan maaş da önemli, ayda 2bin tl alıyorsan 6-7 bin tl'nin altına gitmezsin ama ayda 8-9-10 bin tl alıyorsan 1,5 2 katına da gidersin.

2000tl fazlasına her türlü giderim.

gideceğim yere göre değişir. Yaşamak istediğim bir yer ise %25-30 farkına tası tarağı toplayıp gidebilirim.

tr icinde baska bir sehre gitmem sanirim. su anda istanbuldayim, izmir'den iki(3500'den 7000'e) kati teklif almistim kabul etmedim. ailemin de izmirde oldugunu belirtmek isterim.

aynı maaşa izmir'i kabul edebilirim. antalya da olur.

%100 fazlasına çocuğumu bile keserim.

daha azına değil başka yere gitmek evden çıkmam. düzen önemli.

rahatım yerindeyse kate upton domalsın önümde yine de şehir değiştirmem.

iki katına.

hali hazırdaki maaşımı başka ilde versinler eşimde oraya atansın hemen giderim.

salata ve yağsız tavuk, et falan yiyin. hem aç kalmamış olursunuz hep yapımı kolay olur hem de kalorisi düşük. yağsız derken cidden yağsız tavuk yalnız, pişerken de yağ koymadan, baharat ve sarımsakla iyi oluyo.

Ben akşam yemeğimi şöyle hazırlıyoum: tavuk göğsünden kuşbaşı doğranmış etleri bir tencerede yağsız olarak haşlıyorum, ardından doğranmış 2-3 çeşit sebze ilave edip o şekilde haşlamaya devam ediyorum. Şöyle kombinasyonlar oluyor mesela:

1: tavuk + mantar + brokoli
2: tavuk + kabak + mantar
3: tavuk + pırasa

Mevsimine göre sebzelerin türü değişebiliyor.

Yağsız ve tuzsuz yapıyorum yemeği. Yoğurt ile karıştırarak ancak yiyebiliyorum çünkü tadı rezalet oluyor. 1 tencere yapıp 3 gün yiyorum. Sonra yeniden bir tencere daha yemek yapıyorum.

Besleyici mi? Evet. Bana gereken proteini veriyor. Tadı rezalet de olsa önemli değil.

Evde isem yemeğim bu. Başka bir şey yemiyorum.

Spor, diyet ve hedeflere ulaşmak biraz fedakarlık gerektiriyor. Katlanmak gerekiyor.

ben bir ara dediğin gibiydim. sabah kahvaltım ve öğle yemeklerim düzenliydi sağlıklıydı. öyle olunca akşamları sadece yoğurt yemeye başladım baya kilo vermiştim. saat sekizden sonraysa çok ağır yeme arada ızgara arada salata(salataya mutlaka biraz zeytinyağı koy) arada da yoğurt ye bence. kilo vermeyi kafana koymuşsan da öğle ve akşam yemeklerinde ekmeği ve pilavı kes bence. tabi arada bir ye ama genel olarak yememeye çalış. evde koşu bandın varsa eğer sabah işe gitmeden önce yürüyebilirsin bence

corba (hertürlü sebze,baklagil olur el blender i kullanmani oneririm), salata, izgara hindi köftesi, izgara balik, salatanin icine izgara tavuk gögüs yada yagsiz dana eti ustune yogurt sosu (sosa hazir salata sosu yerine cesni(knor vb sebze cesnileri) koyabilirsin, kalorisi dusuk olur), ispanak yogurt ikilisi hatta ispanak sulu olursa azicik yogurtla karistirip püre yap ispanak corbasi da olur. corbalarin ustu icin bir dilim ekmegi kucuk kupler halinde kesip firina atabilirsin kitir ekmek olur güzel olur. patlican, kirmizi biber firinda yada tost mak. de közleyip azicik zeytinyagi sirke sarimsak, yine bu kozlenmisleri salatanin icine koyabilirsin. salatalarin bol eisberg li marullu olsun. sürekli bir sebze kombinesi durumu olsun.

eve giderken bi iki durak önce inip yürü. çok açsan makarna, salata falan, çok aç değilsen, bitki çayı, diyet bisküvi falan.

benim sana önerim yoruldukça başka yerlerini çalıştır. mesela yoruldun bittin artık yatağa yattın ya, mesela yumruklarını aç kapat, bacaklarını karnına çek bırak. kollarını havaya kaldır indir yattığın yerde. hiçbir şey bimiyorsan yataın içinde yuvarlan. uyuyana kadar sürekli hareket et.

o saatten sonra bu önerilerdeki yemekleri yiyip sonrasında spor yapmam mantıklı mı peki. saat 9 falan olacak.

ekmeği ve karbonhidratları genel olarak kestim. (pilav, makarna)

Sağ üst ve sağ ortanın ortasını (sarışın) çıkartamadım.

@hiko seijuro
mesaj attım.

@phoarbix
evet tüm tahminlerin doğru. bravo :)

sarı gözlüklü john goodman arkasındaki de steve buscemi:
i.imgur.com

"
Top Row: The Stranger, Jesus Quintana, Donny Kerabatsos, Walter Sobchak, The Dude, Maude Lebowski, Knox Harrington, Little Larry Sellers.
Middle Row: Bunny Lebowski, Brandt, Jeffrey Lebowski, the rug that really tied the room together, Woo, Blonde Thug, Jackie Treehorn.
Bottom Row: Da Fino, Smokey, Marty, Franz, Uli Kunkel, Marmot, Kieffer, Nihilist Girlfriend, Malibu Police Chief Kohl.
"

ben gittim aldım geçen sene.
ingilizce menü var onu kullanıyorum.
türkçe olmayabilir.

tr için pasaport kaydı +100tl'yi göz önünde bulundurun.
eğer global garantisi var ise telefonun, burada da geçerlidir. yoksa rottingen olur.
ben motorola defy+ aldım, onda global garanti vardı. henüz lazım olmadı ama 2004'te singapur'dan aldığım motorola v600 arıza yaptığında global garantiden tamir ettirmiştim 2 kez.
sony'de de geçerli midir onu bilmiyorum. kutusunda yazar.

bu alet zaten dokunmatik?? istedigin dilde klavye kullanabilirsin android telefonlarda.

Ben dubai'den geçen yıl üzerinde arapça harf bulunmayan blackberry bold klavyeli telefon aldım. Senin alacağın telefonun klavyesi sanal olacağı için orada türkçe menü seçeneği olup olmadığını sorabilirsin, eğer yoksa İngilizce kullanırsın.

Ben iş gereği sık aralıklar ile Dubai'ye gittiğim için uluslarası garanti olayını önemsemedim, bozulsa götürüp orada tamir ettirebilirdim. Ama çok şükür hiçbir sorunu olmadı.

şöyle bi sigorta durumu var Türkiye'de. Arabayı kiralayan değilde başkası kaza yaparsa sigorta ödemiyor ücreti. Şimdi ordada aynı şey varsa ve adamlar kaza yaparsa size girebilir

Araçta kaza olması durumunda tek muhattap sizsiniz. Buna sadece aracın tamir masrafı olarak bakmayın, tamir süresi boyunca araç bir müşteri olarak size kiralanmış gibi zararlarını da alıyorlar. Ayrıca araç ile normal işler yapacaklarından nasıl emin olabiliyorsunuz?

3 kuruş para için alınabilecek bir risk değil.

Babam Avis'ten kiraladığı araçla (2008 yılıydı yanılmıyorsam) İtalya'da bir maddi hasarlı trafik kazasına karıştı; ki suç babamdaydı. Arabanın tamir masrafları olan 1600 € 'yu söke söke aldılar; ki sizin durum daha vahim olabilir. Ne kadar kar alacaksınız bilmiyorum ama risk fazla.

hicbir akilli adam, müsteri de olsa, böyle bir sey talep edemez.

yani araba kiralayin biz kullanacagiz gibi.

yalniz soyle yapabilirsin, arabayi kullanacak olan kisiyi 2. sürücü olarak yazdirabilirsin avis'te. Günl+k belli bir ücreti olur ek olarak.
o zaman sigorta falan sikinti olmaz, isi hukukuna göre yapmis olursun. Sonrasi seninle adamin arasinda. Yalniz sürücü olarak yazdirabilmek icin adamin ehliyetini ibraz etmen gerekebilir avis'te.

yoksa arabanin basina ne gelse direkt sana patlar. Olmaz olmaz deme, adamlar tira carpar, tir devrilir, icindekiler dökülür, oldu mu sana 10binlerce euro temizleme, yüzbinlerce euro tir parasi.
sigortasiz oldugu icin (trafik sigortasi da karsilamaz sürücü farkli oldugu icin)sana girer.

özetle, degmez. Adamin kiralama sürecine dahil olmasi gerekiyor.

kira sozlesmesinin maddelerine baktiginda, baskasina kiralamak yada ucuncu kisilere arac teslim etmek yasaktir diyor. arac surecek kisi kiralayan kisi degilse (aile uyesi, firma calisani vb) ek ücret ödenir diyor. avis sizin araci baskasina kiraladiginizi bir sekilde ogrenirse, bu durumdan hosnut olmaz sanirsam. imza atiyorsunuz sozlesmeye baskasina kiralamayacagim diye.

arabayı kullanıcan kişiyi 2.sürücü olarak göstermezsen yandı gülüm keten helva.

araci kendi kredi kartimla kiralamak yerine adamlari bekleyip havalimanindaki subeden kullanacak kisinin kredi kartiyla araci kiralayacagim. ayrica kullanacak kisiyi de ikinci surucu olarak gosterecegim.

en iyi yol bu, tesekkurler herkese.

(madem adamlar kendileri kiralayacak bana ne diye para veriyorlar derseniz; benim oturumum oldugundan arabayi diyelim ki onlar 300'e kiralarken ben 50'ye kiralayabiliyorum+2.surucu parasi veriyorum normal bir sekilde)

araba kiralarken böyle bir secenek mi var Italya'da oturum sahibi degil gibisinden?

@burfak

avis.com'a girerek italyadaki bir lokasyondan arac kiralamayi sec. residence kismini once turkey olarak secerek sonra italya olarak secerek fiyat al. aradaki farki gor.

{(100-30)/4000}x100=1.75% ?

%1,75

%1,75 eğim yapar.

4000 metre kuş bakışı mesafe mi, yoksa bisikletinin kat ettiği yol mu?

Edit: gerçi kat ettiğin yol da olsa virgülden sonra üçüncü basamak değişiyor sadece.

30 metrelik rakıma ulaşana kadar ne kadar mesafe yol gittiğini vermelisin. Bundan sonra ise sana iki farklı eğim verilebilir. Veya 100 metrelik rakımın başlangıç noktana göre eğimi verebilir ama bu da senin çıktığın eğim olmaz.

bisikletin katettiği yol, @jk açıklayıcı anlatımın için teşekkürler.

Başladığın noktada rakım 30 iken bittiği yerde 100 metre mi ? Yani 70 metrelik rakım farkını 4000 metre olduğunu mu anlatmaya çalışıyorsun ?

Öyleyse 1. cevap doğru da, öyle değilse bilemedim.

Mans tunelinde yangin ciktiginda baya kisi yaralanmisti,olenler de vardi yanlis hatirlamiyorsam.O gunden beri korkarim ben denizaltindaki tunellerden.

çekinirim çünkü güvenmiyorum. kadıköy kartal metrosuna da güvenmiyorum. 3-5 sene içinde değilse de uzun vadede çöküntüler olacak gibi geliyo.

Taisei yaptı marmaray tünelini, hiçbir şey olmaz evelallah.

annem asla binmeyeceğini söylüyor.

ulan o değil de insanın canı sıkılır, metro 20 saniyelik tünele giriyo kapkaranlık etraf anında ruhum sıkılıyor.

yok be! olur da yolum düşerse hiç korkmadan girebilirm. Ha, bak; eğer o köprü çok yükseklerde olsaydı, işte o zaman bu yürekliliği gösteremeyebilirdim. (-: yüksekten korkuyorum hafız.

moruk fark edicez mi sanki tünele girdiğini? metro dediğin zaten yerin altında gider, sanki normalde kırı bayırı izliyoruz metro camından da su altına girince "aa karanlık oldu.." mu diyeceğiz ya da etrafta balık mı göreceğiz. fark etmeyiz ya.

Japonlarin eli degdigi icin korkmam.

taksim metrosuda yerin altında ama kimse binmem demiyor.
istanbul trafiğini çeken öyle bir biner ki, seve seve biner hemde :)

İlk açıldığı dönemlerde her yerde aksaklıklar olur, biraz zaman geçmesi lazım kullanmam için

metrobüs kazasında insan öldükten sonra :) bende herkes biner diye düşünmüştüm teşekkürler

ilk sira: silver linings playbook

Izlediklerinle celisir ama yinede 'silver linings playbook'

Skyfall 'u düşünmeden izle bir defa. Tartışmalar olsa da çok iyi bir bond filmi.

Looper, gideri var.

Moonrise Kingdom; Wes Anderson sevmiyorsan izleme.

A Fantastic Fear of Everything - gerilim-komedi
Pitch Perfect - müzikal komedi
Jeff, Who Lives at Home - feel good movie

hocanıza şu öneriyi sunabilirsiniz,önce 20 dakika kardiyo sonra vücut hareketleri ve mekik,en son olarakta tekrar 15 veya 20 dakika koşu..yağ yakmanın en önemli olayı antreman sonrası yaptıgınız koşulardır.ilk 20dakikalık kısımda kendinizi cok zorlamadan devam edin,son koşuda iyi bir efor harcarsanız daha cok verim alırsınız

20 dakikadan kısa, 45 dakikadan da uzun kardio olmaz. Kişiden kişiye değişmek ile birlikte, bilimsel veriler 45 dakikanın üzerinde yağ yakımının azaldığını gösteriyor. Verimli kardio, yani ideali 40 dakikadır.

Hocanın 15 dakika ile başlatıp zamanla 40 dakikaya çıkartmasının nedeni size birden yüklenmemek. Doğru yapmış.

Ağırlık antrenmanı tek başına 50 dakikayı geçmemeli. Kardio yaptığınız için ağırlık antrenmanını 40 dakikaya düşürün. 40 dk kardio + 40 dk ağırlık çalışabilirsiniz.

Yalnız ideali, kardio ve ağırlık çalışmasının günlerini ayırmaktır. Haftada 3 gün kardio için giderken, 3 gün de ağırlık çalışması yapabilirsiniz. Birisinin ardından diğeri verimli olmuyor.

Hocanız genel olarak bilinçli birisine benziyor. Söylediklerini takip edin derim.

vallahi bilmiyorum nasıl şikayet ediliyor ama her bulduğun platformda ifşa et şerefsizleri. hakemlerine kadar. öyle hakem mi olurmuş. akademisyenler de biraz düzgün yapmalı artık işlerini bu ülkede

ÜAK'a başvurun. Bulunduğu okul ve dergiye durumu dilekçe ile belirtin.

Ya dava açmak?

bandini dostum, uzun bir aradan sonra selam,

İlk şikayet merciin YÖK olur, dilekçe ile başvurabilirsin. Hemen soruşturma açarlar. Dava yoluna gideni duymadım, kanuni olarak intihal Türkiye'de bir suç değil, çok uğraşmak lazım. Akademik yollar ile soruşturulur. Üniversiteye ve YÖK 'e dilekçe ile şikayette bulunursan soruşturma başlar.

yazinin yayinlandigi dergiye de noterden bir ihtarname gönder, o yazının intihal oldugunu belgeleyen bir eki de bulundur. yazinin intihal sebebi ile dergiden cekildigini ve gecersiz oldugunu bildirir bir yazi versinler sana. şayet yaziyi vermezlerse mahkeme yolu ile o yaziyi alacagini belirt (bunu yapamazsin ama akademik tayfa tırsaktir, o yazinin yayinlanmasinda hakemlerin ve editörün de sucu var, kendi başlarina bir iş gelsin istemezler).

hırsız arkadaşın bulundugu üniversitenin Üniversite Akademik Kurulu'na da benzer bir yazı gönder, intihal nedeni ile disiplin işlemi yapmazlarsa yine mahkemeye gidecegini bildir. intihal nedeni ile işine son verilenler var, herkes kacamiyor.

şu yaziyi da kaynak olarak kullanirsin.

web.deu.edu.tr

Herkese Cok Tesekkurler. Son olarak bunun cezası ne olacaktır? Bunlar Doktora öğrencisi ve araştırma görevlisi

Sana verdıgım lınktekı makaleyı okursan, baskasının yazdıgın kendı yazmıs gıbı yazmak hapıs cezası gerektırıyor paraya cevrılemıyor. Eskıden hakımler, ıyı de cok az kısıye ulasmıs, cok zarar gormemıssın, kımse duymamıs kı kıyıda kosede yayınlananı dıyordu. Sımdı alenıyet sartı da kalktı, yanı kac kısı gordu kı dıye soramıyor hakım, yayınlanmamıs olsa bıle aynı ceza gecerlı.

Intıhal yaptıgı ıcın gorevıne son verılen ve ılısıgı kesılen yard. doc bılıyorum. Ama unıversıtenın kendı dısıplın kurulu ve yok verır o kararı. Oralara basvurmanız bu ısın pesını bırakmayacagınız ızlenımını vermenız gereekır. O yuzden bır avukat ıle gorusun sızın yerınıze yazısmaları o yapsın karsı taraf altına sıcsın bıraz

Kahvenin üstüne kaynadıktan sonra 5 dakika dinlenmiş (80 derece civarı sıcaklıkta) su dökülür. Aksi takdirde kahvenin çözünmesi daha uzun zaman alır.

kahvenin üstüne su.

önce kahve sonra su pişirirken... içerken yanında su kullamıyorum :) varsa güzel bir hurma, o da yoksa a.fıstıklı hurma lokumu ile

kahve kültürüne göre kahvenin hoş tadını almak için ve ağızdaki diğer tatlar gitsin diye ilk olarak su içilir.

Neskafe falan yaparken kahvenin üstüne su, Türk kahvesi yaparken suyun üstüne kahve.

Bir soru üç ayrı açıdan cevaplanmış:)
Yaparken her iki kahvede de suyu en son koyarım.
Türk kahvesinin yanında su içmek çok nadir aklıma gelir.

kahveden önce içilir su. genel kural budur. hatta bazı yörelerde kahvenin üstüne su içmek hoş karşılanmaz, yapana ya da ev sahibine saygısızlık olarak görülür.

önce su ağızdaki tadı nötrleştirmek ve kahvenin tadını aromasını daha iyi almak icindir.

(bkz: interval koşu)

Interval Cardio.

(bkz: hiit)

interval. çok severim.

koşu bandında 12'de başlıyorum, 5 dk sonra 15'e çıkıyorum, 5 dk sonra 13, 5 dk sonra 16, 5 dk sonra 12, 5 dk sonra 15...

Hiçbir şey.

Doğru diyet ve şiddetli ağırlık çalışması ile birlikte sağlam kardio yapan sporcular 1 ayda 8 kilo yağ verebilir.

Eğer kardio yapmadan, sadece ağırlık çalışması ve doğru diyet ile 6 kilo verebilir.

Ağırlık çalışması yapmadan, doğru diyet ile 4 kilo verebilir.

Sen sadece abur cuburu kesmişsin. Ne kilo verme hedefli profesyonel bir beslenme düzenine girmişsin, ne ağırlık çalışmışsın, ne de ciddi kardio yapmışsın (yürüyüşe çıkmak sayılmaz malesef). O yüzden 2 kilo verebilmen normal ve iyi.

(bkz: #32369750)

gerçi bu yazılan spor yapan kişiye yönelik, spordan kasıt vücudun her adelesini çalıştıran sporlar. bay-bayan fark etmez, buradaki anlatımdan bir yerlere varabilirsin.

metabolizmanı hızlandırmıyosun.

lif,yeşil çay,çok öğünde az yemek işine yarar(ya da meyveli ara öğünler)

bende de aynı durum var.kahvaltı etmiyorum akşama kadar karnım acıkmıyor bile meta. durmuş resmen.vücudum enerji tasarrufu modunda takılıyo.1 haftaya falan hızlanır.

Diyetten vs den anlamam ama 3 ayda 16 kilo verdim. Karbonhidrattır proteindir yanlış yönlendirmek istemem ancak sanırım metabolizmayı hızlandırmak ile ilgili bu durum. Aynı senin gibi yürüyordum,yediklerime dikkat ettim gitti 16. Eylülden beri aynı kilodayım. Şimdi de çok yememe rağmen hala aynı kilodayım. Bu yüzden metabolizma ile ilgili diye düşünüyorum. Düzenli uyku da önemli.

neden 4-5 kilo vermen gerektigine inanıyorsun? ayda 2 kilo gayet güzel ve stabil bir rakam. bundan memnun olmalısın. 1 ayda kas (su) kaybetmeden 8 kilo vermen neredeyse imkansız. en azından normal şartlar altında yaşayarak yapamazsın.

metabolizma hizlandirma isi hikayeden biraz. ozellikle cok ogunde az yemek kanıtlanmamıs bir uydurma. ancak lifli beslenmek yararlidir, ayricayesil cay da yararlidir. zayiflamak icin de iyidir, ekstradan saglik icin de iyidir.

2 kiloyu hor gorme, bence ideal bir skor. 1 yıl bu tempoda gitsen ki gidemessin, babalar gibi fit olursun. 24 kilo boru mu.

yavaş kilo vermek herzaman daha kalıcıdır, ani kilo verirsen aynı hızla geri alabilirsin. bazen de bünyenin direncini kırmak zaman alabiliyor. hızla kilo vereceğine yavaş ve emin adımlarla git. ilerde hızlanır.

tartıya göre 2 kilo vermişsiniz. ancak vücut sadece yağdan oluşmuyor. yağ-kas-su (ve değişmesi mümkün olmayan kemik) kütlelerinden oluşuyor. atıyorum 4 kg yağ vermişsinizdir, ancak o boşalan yağın yerine kas ve su almışsınızdır (ki bu çok iyi bir şey, böylece metabolizma hızlanacak). bu nedenle yağ-kas-su ölçümü ile kıyaslanmadan bu şekilde tartı oranları canınızı sıkmasın. hatta baz almamalısınız bile. örneğin o 2 kiloyu eğer su ya da kastan verdiyseniz durum gerçekten kötü demektir.

O tip bir durumu gidip müteahhit ile bizzat konuşarak çözmüştüm. Konuşmanın başında bana kendi nedenlerini açıklamaya çalışan müteahhit, ben "seni beyaz masaya ve polise şikayet ederim, bütün sokaktan da imza toplarım" gibi laflar edince geri adım atmıştı.

Bu arada söylediklerimi gerçekten de yapabilirsiniz. Bugün beyaz masaya şikayet edip, ayrıca polise başvurarak şikayetinizi iletebilirsiniz.

Resmi calismaya baslama saati 6 olmali, yani 6 da basladigi anda sikayet etme hakkiniz olmayacagini dusunuyorum

öle bir dunya yok usta saat sabahın 6 sında çalışmaya başlarlarsa 8 saat bilemedin 10 saat sonra çalışmanın bitmesi yada vardiyanın değişmesi gerekir sgk işin içine girer bu sefer

belediye falan vermiyo izni. çevre bakanlığından izni olmalı böyle anormal saatlerde çalışması için.

Ventolin'i diyet dönemindeki sporcular metabolizmalarını hızlandırmak için kullanıyorlar. Ventolin bildiğim kadarıyla zaten astım ilacı. Astım hastası olmayanların kullanması tehlikeli, ama sporcular bunu göz önüne alarak kullanıyorlar.

Size bir astım hastası olarak, doktor bu ilacı tavsiye edip yazıyorsa sorun olmaz zannederim. Doktora ayrıca "spor yaptığınızı" açıklamanıza gerek var mı bilmiyorum.

defalarca lubnan a giden bi arkadasim su anda abdde ogrenci.
israil vizesinin lubnanda sorun cikarttigini ilk defa duyuyorum, iranla karistiriyo olmayasin?

edit: bugun de yeni bi sey ogrendim duyuru sayesinde:) ne biliim lubnan a gittim, ayni bizim gibi bi ulke ne problem olcak diye dusundum tabi ama kazin ayagi oyle degil:) hizbullah kontrolunde olan da bi bolge de var sonucta. nedir bu orta dogu ulkelerinin birbirleriyle alip veremedigi, takilsalar ya kardes kardes:P

Bütün Orta Doğu 'yu gezmiş birisi olarak Lübnan'da İsrail damgasının sorun çıkardığını söyleyebilirim. Önce Lübnan'a gidip, o damga ile İsrail'e giderseniz en fazla sizi 1-1,5 saat sorgulayıp terletirler. Ama İsrail damgalı pasaport ile Lübnan'a giderseniz deporte olmanız olası.

Orta Doğu vizeleri ayrıca pasaportumun her yerinde mevcut, ama hiçbir zaman ABD veya Schengen vizesi almama engel olmadı.

dogrudur. israil özelinde. 5 sene boyunca eger pasaportunda lübnan damgası varsa giremessin israile. israil konsoloslugunu ararsan yok öle bişey diyebilirler ama uygulama hala yururlukte.

ama avrupa veya amerika sadece lübnana girdin diye seni reddetmez.

geçen sene beyrut'a gittim. geçen hafta ispanya'dan schengen aldım.

Lübnan'ı bırak, İran'a gittikten sonra dahi İSrail'e girebilirsin, sınırda daha uzun tutarlar sadece. Uzun yıllar İsrail'de yaşamış ve pasaportunda İran damgasıyla girmiş birisi olarak bizzat tecrübeyle sabittir. Lübnan'da aynı şekilde sorun çıkartır, ama çok ciddi bir şüpheleri yoksa içeri alırlar saatlerce süren sorgudan sonra.

(bkz: Pharmaton)

pharmaton için (ne kadar doğru bilmem ama) kilo aldırabiliyor ve sivilce yapabiliyor diyorlar. gerçi bir sürü şey söylüyorlar kullanmadan bilemicem ama bu sebeplerden geri duruyorum ondan. bilemedim.

Hiçbir vitamin takviyesi kilo aldırmaz. Enerjisi yoktur.

Sadece A vitamini eksikliği durumunda iştahsızlık durumu vuku bulur. Herhangi bir multivitamin takviyesi almak, iştahsızlık sorununu çözebileceği için normale dönersiniz. Yani normalde olmanız gerekenden daha iştahlı olmazsınız. Eksidesinizdir, iştahınızı normale çevirebilir, sizi düzeltir. O da A vitamini eksikliğine bağlı iştahsızlık sorunu çekiyorsanız...

solgar male mutliple. tabi bu erkek isen. kadın isen female olanı.

solgar vm 75 veya vm 2000, tercihinde boy-kilo-cinsiyet kriterlerine göre karar verirsin.

taşdevri diyeti
+ günde 2 gr c vitamini
+ kışın ayda 1 dvit3 ampülü
balık yağı
isteğe göre b12 + çinko desteği.

Sakalının sertliğine göre 2 traştan sonra bile değiştirmek zorunda olabilirsin.

4 uygun olabilir yani, evet.

jilete bağlı sakala bağlı ben 7-8 kere kullanıyorum,
çok sık traş olmam mach3 kullanıyorum sakallarımda çok sert değildir.

ben her traştan sonra değiştiririm. Fakat hergün traş olsaydım 3-4 traştan sonra değiştirirdim.

ben her tıraşta değiştirmeyi tercih ediyorum, çoğu jilet zaten 2. tıraşı çıkaramıyor. 3 tıraşı gören jiletler oldu lakin her seferinde sıfır jiletle tıraş olmak daha makul geliyor. çekme yapana kadar kullanabilirsiniz, köreldiğini hissedersiniz. kullandığınız jilet astra, rapira türü bir jilet ise daha çabuk körelecektir.
selamlar.

Infected Mushrooms - Heavyweight

therion'un herhangi bir parçası. the siren of the woods hariç.

rammstein - du hast

Survivor - Eye Of The Tiger'sız spor olmaz :)

www.youtube.com
polyushka polye cesaret aşılayan şarkılardan olagelmiştir benim nezdimde hep.

Mr. Big - Daddy Brother Lover Little Boy:
www.youtube.com

Foo Fighters - Best of You

www.youtube.com

David Guetta - Titanium ft. Sia

youtu.be

Playlistimi hatirladigim bolumu:

Dio - stargazer
Ozzy osbourne - mr crowley
Guns n roses - welcome to the jungle
Guns n roses - paradise city
Dream theater - as i am
Dream theater - forsaken
Avenged sevenfold - blinded in chains

Blue Stahli derim Özellikle The Pure And The Tainted iyi gaz verir.

www.youtube.com

3

3

2

1

1 yapay
2 anlamsız (çamurluksever biri değilse tabii :))
3 ehven i şer.

3 diyorum :)

www.evimstar.com
ya da
www.evimstar.com

bu ikisinden biri.

ikincisi

late viper +1

late viper'in 2. gönderdiği

1

www.oldieshead.com bunlarda gayet güzel incelemeni tavsiye ederim.

silah vardı bu oyunda ve tiyatroyu yakan silahın ateşi.

Bu oyunun içerisinde (oyun gereği kullanılan)bir silah vardı ve silahtan çıkan ateş tiyatroyu yakıp kül etti.

şu mevzuya bir gönderme yapılıyor olabilir mi acaba:

en.wikipedia.org

burned the theatre down demesinden bir mecaz var gibime geldi.

ısınmadan çalışma yaptıysanız eklem zarar görmüş olabilir. bununla birlikte ani yüklenmelerde genelde kasların tendonların bağlandığı noktalar çok zorlanınca ağrı oluyor. 5-6 gün dinlendirin kolunuzu. çok ağrı olduğunda buz uygulayabilirsiniz.

Hamlık, tarif ettiğiniz yerde tendon var ve o ağrıyor. Geçer.

Kademeli olarak ağırlıkları arttırın. Birden yüklenmeyin. Geçsin istiyorsanız kas gevşetici içebilirsiniz.

teşekkürler cevaplar için.

fazla bastirip sik fircalarsan asinabilir
domatesi fircalar gibi fircalamalisin

yemeklerden hemen sonra fırçalamamak lazım diye biliyorum. yemeklerden sonra ağız içi fazla asidik olduğundan fırçalama işlemi dişlerde mine tabakasının aşınmasına sebep oluyor sanırım. o yüzden bir süre bekleyin, sonra fırçalayın diyorlar.

Diş macununun ve içerisindeki granül-vari parçacıkların yoğunluğuna göre sanırım fırçalama sıklığı belirlenmeli. Gözlemlediğim kadarıyla Sensodyne beyazlatıcı diş macunu diğer kullandıklarıma göre daha yoğun. Sık fırçalama durumunda dişi daha fazla aşındırabilir. Bu nedenle günde 2 defa fırçalamak mantıklı olabilir. Aksi takdirde klasik diş minesini tahrip etme hadisesi yaşanır sanırım.

Konunun uzmanı bir diş doktoru falan değilim.

hacı florid etkili lan ise onu aralıklı kullanman gerekir zira fazla florid dişi sarartır. seninkisi ondan ise bu normaldir. yani iki sefer onu kullanıyorsan 3. de başka bir diş macunu kullan.
sensodyn pronamel

macunun içindeki aşındırıcı maddelerle alakalı olsa gerek. fazla kullanmak mineyi savunmasız bırakabileceği ve çürüğe karşı zayıf bırakacağı için öyle bir uyarı bulunuyordur tahminen.

bissürü cevap gelmiş ama ennn önemli cevap gelmemiş:

Diş fırçanızı, ULTRA SOFT, EXTRA SOFT olanlardan seçin. Orta sertlikte veya yumuşak fırçaya tokanmayın bile. Doğrudan çöpe atın. Eğer bu dediklerimi bulamıyosanız, diş fırçanızı, önce sıcak suyun altında yumuşacık hale getirdikten sonra macun sıkın üzerine.

Macunu PİRİNÇ veya BEZELYE tanesi kadar kullanacaksınız. Bu arada, 20 liraya satılan macunla, 1 liraya satılan macununun içindekileri bi karşılaştırın bakalım ne fark varmış aralarında.(Macun satanlar, küfretmeyin la! Ben de sizin! Milleti kazıklarkene utanmıyonuz de mi?)

Daha fazla macunun "blucin pantalon kumlama" etkisi gibi aşındırıcı etkisi var diş minesi üzerinde. Yumuşak ya da Orta sertlikte fırçaların da var tabii. Piyasada sert fırça görmedim. O daha da beter olur.

İkinci ennn önemli mevzu:

Dişinizi "tel sarar bebeğim tel saaarar" hareketi yapar ya bebeler, o hareketteki kol hareketi ile fırçalıycaksınız. Yani fırçayı mal gibi tutup bir sağa bir sola dürter gibi değil.

Yani önkolunuz yani dirseğinizden el bileğinize kadar olan bölüm bir sağa bir sola gidip gelmeyecek diş fırçalama sırasında.

önkolunuzu sağ sol istikametinde sabit tutacak ama kendi ekseni etrafında çevireceksiniz. bir de fırça diş etinden, diş ucuna doğru fırçalıycak. bakteri plakları, diş etiyle, diş minesi arasında birikir. o birikimleri oradan çıkarıp atacaksınız.

ultra soft/ekstra soft fırça kullanmamak, gün içinde ikiden fazla sayıda fırçalamak, kuvvetli fırçalamak, çok uzun süre fırçalamak, (yani iki dakkadan uzun süre), pirinç tanesi veya bezelye tanesinden daha büyük diş macunu kullanmak diş minesini aşındırır ve bunun geri dönüşü sadece %25 oranında olur.

madem ağız hijyeninize bu kadar önem veriyosunuz, devam ediyim bari:

üçüncü ennnn önemli mevzu: diş fırçalayıp diş ipi kullanmamak, duş alıp, koltuk altlarınızı yıkamamakla eşdeğerdir.

dördüncü ennn önemli mevzu: kürdan ayıp filan değildir. Fransızca "Cure dent" kelimelerinin okunuşudur. Cure tedavi dent de diş demek biliyonuz.

Kürdanı diş etinize mızrak gibi SAPLAYIP diş etlerinizi kanatmadığınız sürece, kürdan son derece faydalı bi eserdir. Diş fırçasının erişemediği, yetişemediği yerleri temizler.

beşinci ennn önemli mevzu: Ağız bakımı ile diyabet yani şeker hastalığı ve felç olup yatalak olma arasında henüz izah edilemeyen bir ilişki var. Ağız ve diş bakımlarını ihmal edenlerde, diyabet ve felç daha fazla görülüyor.

altıncı ve ennn önemli mevzu: dişlerinize asitli şeyler değdirmeyin. şeker yemeyin, limon yemeyin, kola gazoz aysti veya taze sıkılmışı da dahil olmak üzere meyve suyu içmeyin. Ayran için, su için. (He baba he!!! Babamın ayran fabrikası var!)

Enn ihmal edilmemesi gereken diş fırçalama zamanı, gece yatmadan önce olan tabii. Kaçımız yapabiliyoruz çok merak ediyorum doğrusu...

(bkz: diş fırçalamak/@compadrito)

Polise gidip tehdit alıyorum deyin. Onlar sizi savcıya yönlendirecek. Savcı o ilgililerin bilgilerini sizden alıp polis ile ifadeye çağıracak. İfade sırasında gözlerini korkutacak ve senin başına bir şey gelirse o insanlardan bileceğini söyleyecek. Serbest bırakılacaklar.

Gözleri korkar, kavga etmek istemiyorsanız doğru bir yöntem.

hiko seijuro +1

Bir belge imzalatacaklar ve eğer başına bir şey gelirse ağır ceza alacaklar.

The effects of adding B to A on C

burada eklemek yerine "karıştırmak" gibi bir mana verme şansınız varsa, adding yerine combining, mixing gibi kelimeler kullanılabilir.

Chivas Regal gibi blended viskilerin standard versiyonları 32 Euro civarında. Johnie Walker da pek farklı değildir diye tahmin ediyorum.

Macallan gibi Single Malt'lar ise 44 euro civarından başlıyor.

istanbul'dan değil fransa'dan alınız. daha ucuz olacaktır.

black label, red label barselona ve romada -ki gecen hafta baktim- 10 eurodan azdi. (carrefourlarda) duty freelerde daha fazladir tabii ki.

milanoda markette,

chivas 19,90
jack daniels 17,50

duty free'de kazik

istanbul sabiha duty free'de chivas da johnnie black de 35

fiyatlar eurodur.

o zaman marketlerden alalım.

nasıl oluyor da market duty free den ucuz olur hayret bir tarafta vergisiz satılıyor ve sürüm inanılmaz yüksek en az %30 ucuz olmalı oysaki Türkiye'ye göre %60 civarında daha ucuz olmalı atıyorum green label 180 lira ise free shoptan 70-80 liraya alabilirsiniz gibi, atıyorum.

marketlerle hemen hemen aynı. marketten alın en azından valize atarsınız duty freedeki hakkınızı yememiş olursunuz.

free shopta yıllık bir kota mı var ?

bu abd'de unlu bir olay, 135 bin hayrani olan sayfasi var

www.facebook.com

ben elimi kullaniyorum o ayri.

Ben şu ana kadar el ile yapıyordum. Bundan sonra elalemin ayağı ile bastığı şeye eli ile dokunursam...

bence kullan.. bi süre kafanı dinlersin.

ne kadar iceriyor? sadece emulgator olarak koymuslardir muhtemelen ve eser miktardadir. direkt olarak erkekligine saldiri olacagini zannetmiyorum ama dedigim gibi miktari onemli.

ne kadar içerdiği hakkında bi bilgi yok. ama 3ünü de ayrı ayrı belirtmişler.. emülgatör'ün yanında sıvı soya lesitini yazıyor sadece.. + olarak "soya yağı içerir / süt ürünleri içerir / soya ürünleri içerir" yazmışlar..

dedigim gibi eser miktardadir ve onun belirtilmesinin altinda yatan sebep soya'nin alerjik bir sey olmasi. ayni sut gibi.

alerjiniz yoksa kullanin, cikolata da bile soya lesitin var. erkekligim saglam.

çukulata yemiyorum pek.. oradan kapatırım açığı sanki :)
Teşekkür ederim.. Alerjik bi durumum yok sanırım..

Amino asit almayın. Amino asitler sentetiktir ve karaciğer tarafından kullanımları sırasında açığa çıkan azot karaciğerinizi yorar.

Ayrıca amino asitlerin kullanım dozajları, yine bu karaciğeri yorma sebebi ile 8-10 gram ile sınırlı tutulmuştur. Yani 1 öğünde en fazla 8-10 gram proteine denk gelen amino asit alacaksınız.

Ancak onun yerine aynı paraya protein tozu alsanız, hem bir öğünde 30 grama kadar protein alabilirsiniz hem de karaciğeriniz daha az yorulur (hatta kırmızı et yemekten daha az yorarsınız karaciğerinizi).

Soya içerikli supplement'ler ise hiç kullanmayın. Soya kaslardaki östrojen miktarını arttırır ve genel olarak erkeklere iyi gelmez.

Elinizdeki amino asiti bitirin, ölmezsiniz merak etmeyin. Ama bir dahaki sefere gidip protein tozu alın ve soya içerikli her türlü destekten uzak durun.

peynir altı suyu ile yapılanını buldum onu aldım.. herkese teşekkürler..

Lack of communication between people prevent them from finding a reasonable ground during the discussions of their conflicts. Consequently, parties cannot explain their arguments to discuss matters in a logical way and communication problems are the reason for leading conflicts to violence. Thus, more violence are bound to happen in case of communication problems. Violence is the effect for non-reasonable discussions which are arised from conflicts.

Saçmaladım bir şeyler ama.

Ctrl+PageUp ve Ctrl+PageDown

Ceza eğer EDS ile kesilmişse 3-4 saat içerisinde sisteme geçiyor.

Bu sabaha kadar işlenmemişse ceza almamışsınız demektir.

eyvallah ya keşke öyle olsa

Faturalama adresin, sevkiyat adresinden farklı ise sana faturalama adresinin yapılacağı yerin posta kodunu soruyor. Eğer aynı ise aynısını yazıyorsun zaten.

Bazen oturduğun yerin adresi ile, kredi kartı hesabına bildirmiş olduğun adres farklı olabiliyor. Bu gibi haller için, kredi kartı hesabında hangi adresin yazıyorsa, o adresin posta kodunu soruyor. Buna da billing ZIP code diyor.

Piyasadan artık kırılabilecek sürümde olan PS3 bulamazsın. Ben ikinci el kırılabilir temiz cihaz (firmware 3.55 veya altı) çok bekledim ve bulamayınca gidip sıfır kırılamayan cihaz almak zorunda kaldım. Bu yüzden oyun masraflarını kesinlikle göz önünde bulundurun.

Bende 320 GB var, ama aradan bir sene geçmesine rağmen "160 GB da alsaymışım olurmuş" diyorum.

Slim ve ultraslim görüntü ile alakalı. Ben Slim kasa PS3 'ümden memnunum. Ultraslim olsaydı keşke demiyorum.

Kopya oyun için v3,55 veya altında olması lazım, bu şekilde ancak ikinci el bulabilirsiniz. Kopya oyun alırsanız oyun güncellemelerini internetten indirip kurmanız gerekir, her yeni çıkan oyunun kopyası hemen çalışmaz mesela PES2013 için oyunun çıkışından 4-5 ay geçtikten sonra kopyaları çalıştırabildiler, oyunları internet üzerinden oynarsanız konsolunuz brick olabilir, bir de kopya oyun olunca işin boku çıkıyor bir o oyuna saldırıyorsunuz bir buna, maymun iştahlı olup çıkıyorsunuz ama orijinal oyun alırsanız bitirene kadar oynarsınız, para verince daha bi zevkli oluyor, sonra oyun bitince de gidip takas edersiniz.

hiko seijuro'nun da dediği gibi artık piyasadaki ps3'ler kırılamayan firmware ile geliyorlar. ama bu sizi yıldırmasın, oyun değişimi yapabileceğiniz mağazalar var, oynayıp bitirip bir başka oyun ile 10-15TL gibi bir fiyata değişim yapabiliyorsunuz. bunun yanında shopto.net gibi sitelerden satın alacağınız oyunlar Türkiye fiyatlarından çok daha ucuza geliyor (shopto'yu kesinlikle tavsiye ederim).

model olarak da bende slim 320GB var, ama mantıken her yeni nesil modele yeni özellikler ekleniyordur. misal fat kasadan slime geçerken boardda birtakım iyileştirmeler yapıldı, ısınma sorunu azaltıldı, vb. ultra-slim kasalara da yeni özellikler eklenmiştir muhtemelen, bir araştırın derim. çok bir fark yoksa, fiyata göre yönlenebilirsiniz.

daha geçen gün kontrol ettim 320GB'ın %80 gibi bir kısmı boştu sanırsam. içinde de bayağı bir gereksiz dosya (eski oyunların install ve update dosyaları vs) biriktiğini göz önünde bulundurursak 160GB da yeterli olacaktır görüşündeyim.

iş bankası kulesinin tepesine çıkmıştım. kaçıncı kat olduğunu hatırlamıyorum

86

Burj Al-Kalifa 'nın 144. katına çıkmıştım.

18. kat. hemi de sırtımda yükle 5 kere inip çıkmıştım. şurusbu'nun çocuğu yönetici asansör bozuluyor diye kullandırmamıştı. o zamanlar ergen bir montajcıydım. kıçımdan akan terlerle bodrum'u su basmıştı.

uphill towers + 19

Willis Kulesi 106. kat

empire state - 102 sanirim..

eyfel kulesini sayıyosak bi 320 metre yükseğe çıkmışlığım var. :))

panoranın oradaki evlerde 24e mi ne çıktım en üst kat neresiyse artık. tamamen merdivenle.

Sapphire, 66

Yikilan ikiz kulelere cikmistim. Bilmiyorum kac kat

petronas'a çıkmıştım. ödüm de çıktı.

Antrenmandan 1,5 saat önce yeterli protein ve karbonhidrat içeren bir öğün yemelisiniz.

Antrenmandan hemen sonra yani daha soyunma odasındayken ise 30 gramlık bir protein kaynağı tüketmelisiniz. Protein tozu kullanmayacaksanız bu mesela 9-10 büyük boy yumurta beyazına denk gelir. Bir dönem yapıyordum ve soyunma odasında böğüre böğüre yiyordum. Soğuk yumurta beyazı kadar iğrenç bir şey mi var? Ama en hızlı gelişimi o yumurta beyazı yediğim dönemde yaşamıştım.

www.fitnessdeposu.com
telefon numarasından ulaşıp profesyonel destek alabilirsin. eğer düzgün bir vücut istiyorsan toz kullanman şart. işlenmiş besinler ile yeterli desteği alamazsın.

ton baligi protein tozundan daha zararlidir buyuk ihtimal. konserve falan hani.

Onun disinda protein tozu gibi hizli sindirilen bir sey lazim ki yumurtadan baska var mi öyle bir sey bilmiyorum.

önyargilarinizi yenmeyi deneyebilirsiniz.

LOOKUP() veya VLOOKUP() fonksiyonunu kullanabilirsin.

Mesela;

=LOOKUP(H2,B2:B30,C2:C30)

Burada H2 'de yazılı olan ismi B2-B30 aralığındaki sütunda arar ve daha sonra bulduğu H2'de yazan ismi bulduğu satırın C2-C30 sütunu ile kesişeceği hücredeki yaşı alıp fonksiyonun yazılı olduğu hücrenize değeri bırakır.

VLOOKUP() bunun bir değişik versiyonudur. Onda da C2:C30 diye aralık belirtmezsiniz ama sütun sayısı yazarak sütun atlatırsınız. İnternetten inceleyebilirsiniz.

Fonksiyonun Türkçe adı "DÜŞEYARA()" gibi bir şey olmalı. Google 'de arayabilirsiniz.

"culture and technology" ikisi arasındaki ayrımı sürdürüyormuş. Çünkü arada "and" var. Diğerinde "teknoloji kültürü" deniliyor, ayrım yok.

Latter phrase "sonradan bahsedilen tanım" diyor. Sonradan bahsedilen termin ise burada "culture and technology". Metinde ilk bahsedilen terim "teknoloji kültürü".

Gabriel Garcia Marquez (muhtemelen okumuşsunuzdur), Haruki Murakami, Henry Miller ilk aklıma gelenler.

John Fante

Richard Dawkins, Jorge Luis Borges

Herman Hesse

bizzat bukowskinin önerdiği yazarlar: steinbeck, knut hamsun, jack london

haruki murakami, dan brown, jean cristophe grange

Velocity inceases with movement from back to forward.

Velicity increases when one moves from back to forward.

Not: Bu cümle, tercüme açısından doğru ancak fizik kuralları açısından eksik/yetersiz bir cümledir.

"movement from back to forward" arkadan öne olmuyor mu, istenen bunun tam tersi değil mi, yoksa benim kafam mı durdu gece gece?

Yok kafası durmuş olan benim :)

sunucuyu yormuyorsa yapılsın bence, güzel gibi.

efsane fikir; yapılmalı diyorum şahsen.

bence süper bir fikir. ama fikirler pek değerlendirilmiyor burda ne yazık ki. feedback'te uzun süredir duran fikirler var mesela.

edit: üste alınmış bu. şaşırdım :) compu feedback'teki önerilere de bir yorum getirsen güzel olurdu mesela.

edit2: cevabımı genişletmek istiyorum. fikir güzel ama mesela benim gibi her soruya atlayan tipler de var. "genel kültür" diye daha geniş anlamlara gelen bir "tag" mı eklemek gerekiyor o zaman? kendim de öğrenip cevap veriyorum mesela. illa bi konuda uzmam olmama gerek kalmıyor o zaman.

Mantikli, ben buna bir egileyim.
Duyuru girerken altinda tag cloud olur, duyuru acan o tag cloud 'dan istedigini secer. herkes de ya kendine bir tag acar, ya mevcut tagler'den kendine secer. yeni duyuru girildiginde en ustte CEVAPLA'nin yaninda BURAYA NE ISIM VERECEGIMI BILEMEDIM SIMDI olur, oraya basarsaniz sizin taglerinizle taglenmisler gelir. Baska insanlar da mevcut duyurulari tagleyebilir. Bu insanlar duyuru'da bir seviyenin uzerindekiler olur.
tag could ile taglenmis birisi cevap verirse o cevabin kenarinda tag'in ismi cikar.

tag'e hersey eklenebilir, eger bir tag'de 1 insan varsa o zaman o tag pek gozukmez ortada,

destekliyorum.

bence mantıklı, hep karambole gidebiliyor sorular.

farki, herkesin tagleyemeyecek olmasi. bir inner circle fikri var kafamda.

teknik olarak siteyi ve coderları zorlamayacaksa muazzam bir fikir bence.

ama compu'ya bir sorum var.'Baska insanlar da mevcut duyurulari tagleyebilir. Bu insanlar duyuru'da bir seviyenin uzerindekiler olur.' derken burada seviye kriteri ne olacak? tiklenme oranı falan olmasın lütfen,benim gibi her cevaba tik atan da çok var, hiç bir doğru cevabı tiklemeyen de.

bu olay sadece suserlar için olursa bize yine hüsran. ama mantıklı fikirmiş, sevdim.

-mesela biri tıp kategorisinde soru sorduğu anda, o anda online olan ve tıp kategorisinden en çok tikli cevabı vermiş olan ilk üç-beş kişiye gizlice uyarı gönderilsin.

-1 saat içinde cevaplanılmazsa, duyuru açan kişiye titreşim gönderme hakkı verilsin. ve o anda online olup da, daha önce tıp kategorisinden soru cevaplayıp tik almış herkese bildirim gitsin.

-1 gün içinde cevaplanılmazsa, duyuru açan kişiye bir titreşim gönderme hakkı daha verilsin. bu sefer offline kullancılar dahil, daha önce tıp kategorisinden soru cevaplayıp tik almış herkese bildirim gitsin.

-kullanıcılar isterlerse titreşimleri kapatabilsinler.

"Bu insanlar duyuru'da bir seviyenin uzerindekiler olur": mesela duyuru'da 2 yildir ucmamis olanlar...

Duyuru'da zaten soru kategorileri mevcut.

Medikal kategorisindeki duyuru'larda belirli bir seviyenin üzerinde Cevap bu/Toplam cevap oranı tutturmuş olanlara sistem otomatik olarak bir "karma" versin. Aynı sözlükteki gibi. Yalnız her kategorinin karmaları farklı olsun ve cevaplarındaki başarı yüzdesi arttıkça daha üst bir kademedeki karmayı alsın.

Hatta bunun adına bröve de diyebiliriz. Mesela birisi yabancı dil sorularında %70 'e ulaşarak "dillerin sevgilisi" brövesini alır, aynı zamanda fitness kategorilerindeki sorularda da %90 'a ulaşmışsa "Ronnie Coleman" brövesi alsın.

Bahsettiğiniz haber verme sistemini bunun üzerinden de kurabilirsiniz. Belirli bir kategoride brövesi olanlara soruların varlığına dair bildirim gider.

Kısaca bröve/karmaları kişi kendisi için belirlemez, sistem onun verimliliğine göre atar. Böylesi de mantıklı olmaz mı zaten?

Ayrıca sözlüğün daha yüksek karma vermesi insanlar için nasıl motivasyon oluyorsa, duyuru'da da bröve almak motivasyon kaynağı olacaktır ve insanlar daha fazla soru yanıtlayıp brövelerini yükseltmek veya farklı bir kategoriden bröve almak için soru yanıtlamaya hevesli olacaklardır.

Bu şekilde insanlara bir ego tatmin kaynağı veririlirse bundan duyuru kârlı çıkar. İnsanlar sanal olarak burada bir başarı yakalar, bröveleri ile övünür.

Cevap bu/Toplam cevap oranı deyince cevaplara tik atılmaması, tikleri unutmayın deyince "ne bu tik merakı" diyenler gibi sorunlarda çıkacak. sanki başka bir formül bulmak lazım.

@sutlu nescafe

bu Compumaster 'ın ve Duyuru'nun genel olarak hayata geçirmesi gereken bir zorunluluk. İnsanlar o tikleri atmaya zorlanmalı. Belki kutucuklardan hatırlatma baloncukları çıkarak "doğru cevabı aldığınızı düşünüyorsanız lütfen tıklayarak geri bildirim verin" gibi uyarılar çıkmalı kullanıcıların karşısına. Veya diğer üyelerin de yanıtları oylaması sağlanmalı. Ama bu da çözülmesi gereken bir sorun.

Bahsettiğim sistem insanlara motivasyon kaynağı verecektir. Kendini başarılı hissedenler buraya daha fazla bağımlı olacaktır. Ego tatmini çok iyi bir motivasyon kaynağıdır.

Duyuru güzel bir platform. Birkaç değişiklik ile birlikte uçurulabilir ama ben ciddi bir şekilde siteye bakılmadığını düşünüyorum.

@hiko seijuro

dediklerinde haklısın ama herkesin uymasını, herkesi de geçtim çoğunluğun uymasını beklemek biraz hayal. keşke dediğin gibi olabilse. zorlama geri tepebilir. doğru yanlış hercevaba tik konup sistem sabote edilebilir. vs. vs.

Burada tiklerin atlanmasının en büyük nedeni insanların ihmalkârlığı. İlk sebep bu, yoksa troll'lük gibi bir amaç yok ortada.

Eğer duyuru altına yanıt geldikten sonra, duyuru sahibi kendi başlığındaki cevapları görmek için geldiğinde "doğru olduğunu düşündüğünüz yanıtların yanındaki kutucuklara tıklayarak geri bildirim verin" gibi bir mesaj ile karşılaşırsa, tik alma oranı ciddi miktarda artacaktır.

O ısrarla tik vermek istemeyenlerle de, diğer kullanıcıların yanıtları oylama yolu açılarak baş edilir. Aynı yahoo answers 'ın yaptığı gibi.

Bu gayet de hayata geçirilebilir bir sistem ve güzel bir fikir. Duyuru'nun kan kaybetmesine yol açan şeyler;

1- duyuru'ların yanıt alındıktan sonra silinmesi
2- tik alınmaması
3- kullanıcılar için karma veya puan gibi teşvik edici bir sistemin olmaması.

Bunlar düzeltildiği anda burası uçar. Bu sorunları çözmemek ihmalkârlıktır, compumaster kusura bakmasın.

süper fikir +1

Çok iyi olur. ancak halihazırda Kategoriler yetersiz. hukuk y0k,veterinerVeya petyok. iddiaa yok. finans para borsa yok. fitness, diyet yok. şimdilik bunlar aklıma geldi. ben mesela ağırlıkla hukuk soruların, cevapIlyoruM ve her an PCbaşında değilim.müsait olduğumda günün hukuk sorularına Cevap verebilsem Çok güzel olurdu. bu arada Şu vspen" den dolayı imha hata(arı oluştu özürrr.

Yorar.
sürekli bildirim almaktan kimse hoşlanmaz.
sonuçta burası aklına eseni soranların yeri.

@compumaster

duyuruda iki yıldır uçmamışlar olur verdiği cevap oranı ve tiklenmiş oranı yüksek olanlar falan da olur ? :)

fikir süper :)

fikir güzel ama daha tik atmayı bilmeyenlerin olduğu bi sitede bunu uygulamak zor gibime geliyor.
bir de ek olarak, tag alemi öyle bir geniş ki? bir de o taglerin uyuşması vsvs.. fikir iyi bir şekilde olmalı, bu haliyle yetersiz.

@compu için önerim: facebook gibi ayarlar butonunun yanında bildirim butonu olsun, kırmızı bir kutucukta sayısı yazsın. eğer olursa bu iş.

bir de cevap oranına göre bilmemne denilmiş. tik işine şimdiye kadar takmadım. ancak 2800 cevap vermişim, 1800'üne tik konmuş. taş çatlasa 500 cevabıma tik konulmazdı. yani bu oran işi yaş.


hahahha @sinematik sana demedim, gerçekten :) üstüne alınacağını tahmin etmiştim :)

@dieselsingle2 haklısın özür dilerim. Cevapları hevesle okuyunca ben de yanıtlara tik atmayı unutmuşum. hatırlatma için sağol :)

yorumlarınız için de teşekkürler. Karma'nın nasıl belirleneceği compumaster'ın kafasında bellidir ama benim de karma belirlemekteki ayrım kriterleri konusundaki önerilerim şu olabilir;

*sorulmuş bir soruya verilen tek yanıt o kişiye aitse ve tiklenmişse
*sözlük yazarıysa
*sözlük karması 200'ün üzerindeyse
*eksiduyuru'da 100'den fazla tikli yanıtı varsa
*cevap bu oranı %50'den fazlaysa
*belli bir tag'in bulunduğu soruya verdiği yanıtlarla %70'ten fazla tik almışsa. (yani tag bazında karması iyiyse)

O kişiler diğer kullanıcılara göre bir adım önde olsun derim. Bu kriterlerin hepsi olmasa da bazıları da uygun olabilir. Bu arada tek kritere bağlı kalmak yerine, birden fazla farklı kriterlerin ortalaması vs gibi belirlense daha adil olabilir.

Stack Exchange mantığı... Faydalı olur.

@sinematematikci
eksi duyuruya sadece sözlük yazarları katılmıyor, onlara o şekilde ayrıcalık yapılmamalı..

böyle bir öneri gelmiş ve compumaster ilgilenmiş, bende önceden açtığım bir öneriyi tekrar dile getireyim..

Anasayfada dururken yeni duyuruları görmek için sayfayı refresh yapmak yerine, facebook/twitter gibi Yeni Duyuru (2) gibi bir şey yazsa tıklayınca onları da görsek hoş olmaz mı ?
Site performansını biraz etkileyebilir ama iyi görünüm ve kolay kullanım sağlar kullanıcıya.

cok güzel fikir kesinlikle.

Ramiegovic +1
bunun gerçekleşmesini ben de istiyorum uzun zamandır,yeni duyurular için sürekli sayfayı yenileme derdinden kurtarır.işin teknik detaylarını bilemeyeceğim lakin olursa süper olur.

Katılıyorum.

bence de güzel fikir.

bence de kategoriler yetersiz.

tag bulutu da olur, anahtar kelime de. youtube gibi... mesela ben excel eklerim etiketlerime, adam office diye tag ekler. duyurusunda excel kelimesi geçtiği için o da çıkar. bildirimden ziyade bugün ve her şey gibi bir şey olur (bunların ikisini birden kullanan var mı çok merak ediyorum bu arada) oraya tıklanınca çıkar. arama kaydetme gibi bir şey...

tik alma olayı için de şu olabilir belki. moderasyonu uyar butonu gibi tik atma için uyarma... sahibine bildirim gitsin filan...

Çok güzel bir fikir, yapılabilirse çok iyi olur.

harika fikir ama yaparlar mı bilmem. biliyosun brökrasi buralara egemen :)

kesinlikle duyurunun taraflarını zaman kaybetmeden ve esas ulaşılması gerektiği şekilde biraraya getirir.

bu kadar abartılı coşkuyu hak etmeyen bir fikir ve şu haliyle ekşi duyurunun kalitesinde zerre artış sağlayamaz. önce moderatörlerin kalitesini artırman lazım. hallowlife gibi grov salad gibi başarısız moderatörlerden kurtulman lazım.

beğendim kargaşa önler.

bence de hayata geçirilmeli.

hiç kasmayın, duyuruyu buraya taşıyalım:
stackexchange.com

badge olayına da gireriz.

yaratıcı ve bi o kadar da kullanışlı bir fikir. pek çok kişinin de bahsettiği bigi arada nice soruların kaynamasını hem biraz olsun azaltır, hem de cevap kalitesinde artış olur. umarım yapılır.

tag fikri güzel, hatta zamanında şöyle bir şey yazmıştım:
(bkz: #31304371)

burada da siteyi stackoverflow ve kardeş siteleri, ne bileyim quora'ya benzetmeye dair bir şeylerden bahsetmiştim. tag sistemi de bu gereksinimlerden biri.

Güzel fikir, bence olmalı. %100 destekliyorum.

edit: mesela entry'de bahsettiğim gibi bir oylama sistemi mevcut olsa, bu başlığa upvote vermiştim. eminim epey olumlu oy da alırdı.

Bence öyle yapılırsa duyuru duyuru olmaktan çıkar.

Bu arada ufak bir ekleme daha yapayım. Kan verebilir durumdaki kişiler kan gruplarını da profillerindeki tag kısmına girerler. Kan aranıyor duyurularından grup seçilince bu üyelere bildirim gider. Hatta sadece kan duyurularına özel olarak bu kişilere eposta da gidebilir. (Tabi kullanıcı bana kan arandığında eposta gönderilsin seçeneğini seçmişse)

Tedavi edilen hastalar, çalışmadan en az 1 yıl önce I131 terapisini almışlar.

a veya b bölgesi ile alakalı ne kastettiğini anlamadım.

Çalışmadan önce.

benim algı kapılarım kapandı sanırım artık :)
çalışma 2000 yılında oldu misal. 1999-2000 arası ted. görenler değil 1999dan önce tedavi görenler calışmaya dahil olmuslar değil mi?

evet hastalar 1999'dan önce tedavi almış oluyor senin örneğe göre

İnternette arama yapınca "kedim bonzai ağacımı yedi, nasıl vazgeçirebilirim?" tarzında onlarca soru ve makale olduğunu gördüm. Yanıtlara baktım, hep aynı; ne yaparsan yap işe yaramıyor, tek yol bonzai 'yi ulaşamayacağı/giremeyeceği bir yere taşımak.

Aşağıdaki soruları soran arkadaşlar ile birlikte bir terapi grubu kurabilirsiniz (kendiniz için, kediler için değil);

www.justanswer.com

www.helpfulgardener.com

www.iamtan.com

www.ign.com

ben olsam evden atardım.

sistem nasıl işliyor bilmiyorum ama mantıken hgs sahibi olduğu bilinen bir plaka kaçak geçiş olarak sisteme giriyorsa otomatik olarak hgs barkodunun okunmadığı, yani sistemin hatası olduğu anlaşılıp normal tarife üzerinden ücretlendirilmesi lazım.

HGS'deki geçişlerini ve düşülen kredilerin detaylarını görmek için şu adreste hgsmusteri.ptt.gov.tr sağ üst kısımdan müşteri hizmetlerine giriş yapabilirsin.

Veya bir alttaki link'ten yani şuradan hgsmusteri.ptt.gov.tr geçiş ihlalleriniz olup olmadığına bakabilirsiniz.

Eğer geçtiğiniz kapıyı görmeyip yüksek bir meblağ düşmüş ise, word dökümanı olarak sitede tuttukları dosyayı doldurup, çıktısını alarak imzalayıp taradıktan sonra [email protected] 'ye gönderiyorsunuz. 7 gün içerisinde değerlendirmeye alıyorlar ve bunun üzerine geçen 1-2 gün içerisinde de düzeltiliyor. Dökümanın link'i de budur: hgsmusteri.ptt.gov.tr

kuş mu? ne kuşu? ok ucu demişler wikipedia'da ama şundan dolayı öyle diye yazmamışlar. muhtemelen hızını ve çevikliğini vurgulamak için yapmışlardır. daha önce de başka bir logosu varmış zaten.

en.wikipedia.org

Phoenix ?

peki bu Phoenix nerden cıkmıs bunu bilen var mi? pontiac ve Phoenix arasındaki bağ ne?

Phoenix, anka kuşu işte. Yanıp küllerinden doğan mistik kuş. Bütün kültürlerde var ve envai çeşitli yerde sembol olarak kullanılıyor. Baktım "firebird" denmiş pointiac 'ın kuş sembolu için. Sembol de zaten phoenix 'in duruşu ile aynı.

Kısaca kullanmak istemişler ve kullanmışlar. Lamborghini 'nin sembolü neden boğa? gibi bir soru bu.

siz o zaman pontiac firebird'ün logosunu soruyorsunuz, ben de nerede kuş diyorum. pontiac'ın sadece bir modeli o. @hiko seijuro'nun dediği gibi, tasarımla ilgili, arabaya o ismi verince logo olarak da onu kullanmışlar.

ayrıca "firebird" anka kuşu değildir, ikisi arasında fark var.

www.thefreedictionary.com

baklava getirsen ben yemem, sevmiyorum çünkü.
edit: yerim herhalde çünkü kötü bir şey götürmem. hatta bazen ikram etse de yesek diye düşündüğüm bile oluyor.

@kayranın kedisi götürdüğünüz diyor, getirilen demiyor.

ev sahibi getirirse yerim tabi. yememek sanki biraz kibir gibi..

getirirse yerim,
getirmezse niye getirmedi diye düşünmem.

Eşek getirdiği yükten yemezmiş diye bir söz var...

Ancak ikram edilirse yenilir yoksa ayıp olur. Zehirli mi getirdin, niye yemiyorsun? Diyette olan birisi tatlı getirmişse ve getirdiği tatlıdan yemezse bu elbette anlaşılır. Ama bahanesi olmayan kişi, getirdiği şeyi yemezse ayıptır.

misafir sevmediğim bir şey getirse bile nezaketen yiyormuş gibi yapar ucundan tadına bakarım, teşekkür ederim. aksi biraz saygısızlık olur..

bi de bizde adet olarak misafirin getirdiği mutlaka ona da ikram edilir, bazıları bunu yapmıyor çok şaşırıyorum.

edit: misafir bensem ve benim götürdüğüm ya da ev sahibinin ikram ettiği her şey için yine aynısı geçerli, sevmesem bile yemeye çalışır tadına bakarım vs.

adam şunu soruyor, siz misafirsiniz, misafirliğe gidiyorsunuz, yanınızda bir şey götürüyorsunuz, bu götürdüğünüzü ev sahibi size ikram ediyor, yer misiniz yemez misiniz?

neresi zor ki bunun.

@yue

misafirin getirtigini servis etmeyenide ilk defa duydum:)

benim sordugumda ev sahibinin misafirin getirdigini ikram etmesi ama misafirin yememesi.

yeriz yahu getirirlerse önümüze. hatta yememek ayıp olur.

özelden mesajı alınca birden ilahi bir ışık geldi ve ben soruyu anladım. o ışık sönmeden cevaplayayım bari :)

süt tatlılarını pek sevmem. ziyaret ettiğim kişiye bir şekilde (ev sahibinin sevdiği için/pastanede başka tatlı olmadığı için vb. vb..) sütlü bir tatlı götürmüşsem yemem. bunun kimseye karşı bir hareket olduğunu da düşünmüyorum. + diyette de olabilirim / o gün midemi bozmuş olabilirim / o an o tatlı cazip gelmeyebilir vb. vb.

altında sebep aramaya gerek yok.

yiyorum ben bazen de yemiyorum.
yersem ama her ne olursa olsun sadece 1 tane.
o da nezaket icabı.

ben evsahibiyim diyelim, misafirliğe gelenin getirdiği şey güzelse, ikram etmem, hepsini bir kenarda ben yerim. sevmediğim bir şey getirmişse, ye ye bir tane daha ye, valla darılırım derim.

yerim yahu ne var bunda ? hatta yaş pasta filan götürürsem kendi sevdiğimden alırım bize de koyarsa yeriz diye :) ama ev sahibi koymayabilir o da gayet normal bir durum.

yenmeli, beğenmediği yemediği şeyi bize getirmiş diye düşünülebilir. Hem neden yenmesin ki yenmeli

yenmelidir ayıp olur aksi takdirde. birkaç düşünce gelebilir insanların aklına.

kural olarak insanın kendi sevmediği şey götürülmez zaten. ama mesela evsahibi çok samimi olduğunuz biridir, çok sevdiği bir yiyecek vardır sizin sevmediğiniz sırf onun için alırsınız size ikram ederse valla senin için aldım çok seviyorsun diye yoksa biliyorsun aram yok dersiniz olur biter.

ayrıca misafirin getirdiği şey mutlaka servis edilmeli ben de rastlıyorum öylelerine çok ayıp.

kendi getirdiğini yemiyor dedirtmemek lazım mirim

bunların uydu kanallarını istila ettiği zamanlarda bizim valide 1 tane almıştı. 2 ayda param parça olmuştu. görerek al. sağlamlığından emin ol.

vileda ve scotch brite var markalı olarak, scotch brite alıcam muhtemelen ama performansını çok merak ediyorum

annem de ben de bundan kullanıyoruz, yerdeki küçük kırıntıları, kedi tüylerini, saçları falan güzel topluyor.köşelere giremiyor bir tek. yanlız kullanmadan önce az bir şey suda bekletip yumuşatman lazım yoksa sıkmak için kolu çektiğinde, hırpalanıp kolayca parçalanıyor.

Üniversitede öğrenci evinde 4 sene kullandık bundan. Migros'tan almıştık, markasını hatırlamıyorum. Sadece banyoda kullanıyorduk ve çok işe yarıyordu. Taş gibi çıktı, bizi mezun etti :)

verim alamadık biz, kuruyor, kötü koku süngere siniyor, ardından başka birşeyle kurutmak gerekebiliyor.

Biceps için dumbbell ile yapılabilecek olan hareketlerin listesi: www.bodybuilding.com

Soldaki menüden Biceps 'i kaldırıp Forearms 'ı seçerseniz ön kol hareketlerini görürsünüz.

Equipment type olarak sadece dumbbell seçili kalsın.

Hareketlere tıklayarak nasıl yapıldığına dair fotoğraflara bakabilir, video'ları izleyebilirsiniz. İngilizceniz varsa detayların da okuyabilirsiniz.

konunun uzmanı değilim ama okuduklarımdan zamanında şunu anlamıştım.

bazı temel hareketleri yaparken tek bir kas grubu çalışmıyor. mesela göğüs çalışırken, bir taraftan da arka kol (triceps) kasları çalışıyor. senin de duydukların bununla alakalı olabilir.

haftada kaç gün gidiyorsun ki o da önemli. hafta 3-4 kere gidip hepsinde de tüm kasları çalıştırmak kasları yorabilir. kas hücrelerinin büyümesine, beslenip genişlemesine izin ver dostum.

Birincisi bu iş sadece makinalar ile olmaz. Serbest ağırlıklar ile antrenman yapmanız gerekir.

Bütün vücudu aynı günde çalıştırmak adaptasyon sürecinde olur. Sonra bölümlere ayırıp öyle çalışmanız gerekir.

Başlangıçta, vücudu bir büyük kas grubu ve bir küçük kas grubunu birlikte çalıştıracak şekilde 3 bölüme ayırıp o şekilde antrenman yapmanız gerekiyor. Aksi takdirde arzu edilen şiddette antrenman yapamazsınız ve bu da gelişmeyi parçalı sisteme göre geciktirir. Ayrıca bütün vücudu çalıştırdığınızda, bir sonraki antrenmana kadar yani 2 gün içerisinde kaslarınız tam olarak dinlenmemiş olacağından, iyi dinlenmemiş adale gruplarını tekrar çalıştırmış olursunuz ve bu da iyi bir şey değil.

Standart bir giriş seviye program:

1. Gün: Göğüs + Biceps - Ön kol
2. Gün: Omuz + Triceps - Karın
3. Gün: Kanat/Sırt + Bacak

Burada üçüncü günde iki büyük kas grubu aynı güne denk gelse de sorun değil.

Ama serbest ağırlıklara geçmeniz önemli.

@hiko seijuro +1

Kendinize bir program yapın. Tüm olarak değil gruplara ayırıp öyle çalışmalısın. Kasların gelişmesi için iyi dinlenebilmesi gereklidir. Bir kas grubu çalıştıktan sonra en az 48 saat dinlenmesi gerekir. Zaten kaslar dinlenirken gelişir.
Programınızda 2 ya da 3 gün çalışıyorsanız bundan sonra 1 gün de off günü olmalı yani antrenman yapmayıp genel olarak dinlenmelisiniz. Uyku yine çok önemli dinlenme açısından. İmkanınız varsa günlük en az 8 saat kadar uyumaya bakın.

Bunun yanında beslenme zaten çok önemli. Proteinli gıdalar (özellikle hayvansal proteinler kırmızı et,yumurta,süt,tavuk, balık vs.. ) tüketmek gerekiyor. Zira kaslar için protein olmazsa olmazdır.

Ama öncelikle bir program yapın. 3-4 ay olmuş. Artık tüm kas gruplarını çalıştırmayıp grup grup çalışmaya ağırlık verin.
@hiko seijuro 'nun verdiği programı uygulayabilirsiniz mesela.

boş şişe daha ağır cismi yukarıda tutabilir. su basıncı derinlikle orantılı olarak her yönde eşit olur, etkilemekten kastınız nedir?

içi dolu pet şişe daha ağır olduğu için, batan cisim bağlanmadan önceki suyun altında kalan hacmi daha fazladır. çünkü suyun altında kalan kısım kaldırma kuvvetini verir. daha ağır cisimde daha fazla kaldırma kuvvetine ihtiyaç olacağından batan hacim fazla olacaktır.

içi boş pet şişede yukarıda açıklanan sebepten dolayı batan hacim, dolu şişeye göre daha az olur. çünkü içi boş pet şişe daha hafiftir. dengede tutacak olan kaldırma kuvvetine ihtiyaç bu nedenle daha az ve bu yüzden suyun altında kalan kısmı (batan hacim) daha azdır.

boş pet şişe daha ağır bir cismin batmasını engelleyebilir. çünkü suyun üstünde henüz batmamış daha fazla hacim var. Ağırlık bağlandığında, boş pet şişenin kendini batırabileceği yani su üstünde kalan hacmi daha çok. bu nedenle daha çok hacmini batırır (dolu pet şişe ile arasında olan batmayan farkını da su altına alabilir) ve daha ağır bir cismin batmasını engeller.

İkisini de batırırsanız, kaldırma kuvveti aynı kalır. Ben burada su basıncını sorduğunuzu zannetmiyorum. Kaldırma kuvvetini soruyorsunuz. Kaldırma kuvveti batan hacim ile alakalı olduğu için ve ikisini de tamamen batırdığınızı farzettiğiniz için, batan hacimler ve dış ortamdaki sıvı aynı olduğundan kaldırma kuvveti iki pet şişe için de aynı olur.

cevaplar için teşekkürler, hiko çok iyi açıklamışsın, ilk sorumun cevabını aldım, 2. için dolu şişe yeterli derinliğe indirildiğinde basınçtan daha az etkilenir diye düşünüyorum, şişelerin ağzı kapalı olduğu için, yeterli derinliğe inildiğinde patlayacaklarını düşünüyorum, hangisi daha uzun dayanabilir su basıncına?

şöyle cevap vereyim ben de...

pet şişenin taşıyabileceği ağırlık sadece (batan) hacmiyle ilgilidir. azami ağırlığı konuştuğumuz anda batan hacim aynı olduğundan taşıyabileceği ağırlık da aynıdır. ancak; birincisinde ağırlık sadece ağırlıkken, ikincisindeki ağırlık içindeki su+ağırlıktır. anladın sen.

basınç suyun derinliği ve özkütlesiyle ilgilidir, yani aynı derinlike dolu da olsa boş da olsa aynı basınç olur. cisim aynıysa (yüzey açısından) basınç kuvveti dağılımı da aynı olur. yalnız şöyle bir şey var, bu basınç kuvveti şişenin içine doğru olur, yani şişelerde patlama değil ancak büzülme görebilirsiniz.